28 Kasım 2015 Cumartesi

Makro ve mikro

Gün geçmiyor ki, yakından - uzaktan, ülkeden, arkadaşlardan, kötü bir haber almayalım... Savaş söylemleri, vefatlar, hastalıklar...

Arkadaşlarım arasında yeni bir söylem gelişti: "Özelde iyiyim, ama genelde kötüyüm" tarzında...

Kendime bakıyorum, ufak tefek çalkantılar hariç, hamd olsun işlerim yolunda... Eşim, çocuğum sağlıklı, "karnım tok, sırtım pek" derler ya, öyleyiz işte...

Çekirdek ailenin dışına çıkınca işler çetrefillenmeye başlıyor ama, kayınvalidem iyice yaşlandı mesela, hastalıkları var ufak tefek... Yakın bir arkadaşım ufak bir operasyon geçirdi, bir başkası babasını kaybetti...

Gün geçmiyor ki, çocukluğumuzun ünlülerinden, edebiyat dünyasının duayenlerinden bir vefat haberi almayalım...

Savaş derseniz kapıda, şehit haberleri, huzursuzluklar...

Öyle oluyor ki, "iyiyim" demeye utanıyor insan... Suçlu hissediyor bir şekilde...

Şimdi bunların bu blogun konusu ile ne alakası var?

Şudur ki, aynalık var hani? İçimde ne varsa, dışımda da onu yaratmıyor muyum? O zaman dışarda gördüklerim içimde yaratılıyor... Peki içim neden böyle hissetmiyor?

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cı mıyım? Çok düşünüyorum bunu...

Çok düşündüm, şuna karar verdim... Son kararım değil, elbette, yaşadığıma göre daha çok karar değiştirebilirim :)

Hislerimdir önemli olan, eğer başımı kuma gömmediysem... Beni rahatsız edecek, huzursuz edecek haberlere özellikle kulaklarımı tıkayıp kendimi fanusa aldıysam, sayılmaz... Ama hepsini biliyorsam ve yine de iyi hissediyorsam, o zaman iyi hissediyorum demektir... Yapacak bir şey yok.

İçim bunalıyor, kasılıyor, nefes alamıyorsam, duygularımı tanımlayamıyorum demektir, ki bu bence en kötüsü... Karmaşık, karışık, düğüm, yumak... Bunu çözmeliyim önce... O karmaşayı yaratan duyguları tek tek bilmeliyim... Bence en zor olan bu, duyguyu bulmak... Üzgün müyüm, çaresizlik hissimin altında ne var? Kızgın mıyım? Neden böyle hissediyorum...

Tarif edebildiğim, yakalayabildiğim her duygu benim için bir çalışma konusu ne de olsa...

Kendimi iyi hissettiğim için kötü hissediyorsam, hayatın adaletine inanmıyorum demektir... Bu dünyaya geliş sebebim, dünyada var oluş nedenim ile ilgili kaygılarım var demektir...

Tekrarlamakta fayda görüyorum kendime... Bu dünyada OLAN her şey İZİN verildiği için oluyor... Anlaması, idrak etmesi, sindirmesi ne kadar zor olursa olsun...

KABUL ile başlar her şey...

26 Kasım 2015 Perşembe

Kilitlenmiş İnsan

Dün akşam Jou Jou'da bir seminer vardı, çocukların teknoloji kullanımı ile ilgili... Çok güzel anneler vardı dinleyici olarak, pek çok şey anlattı psikoloğumuz Gül Hanım, pek çok şey paylaştı dinleyici anneler... Sohbet derinleşti, verilen bilgiler paylaşıma dönüştü ve sonra Gül bir kavramdan bahsetti...

KİLİTLENMEK

Size de oluyordur belki hayatta... Bir şeyi o kadar önemsersiniz, o kadar seversiniz, o kadar üzerine titrersiniz ki, korkarsınız... Yanlış bir şey yapmaktan, en iyisi olamamaktan, bilmediğiniz için, yaşayamazsınız...

Görüntüyü bozmazsınız elbet, kendinize bile itiraf etmezsiniz, yapmaktan kaçınırsınız, etrafından dolanırsınız, olayı birine paslarsınız... Ama KORKARSINIZ...

Çocuğunuzla oynamaktan, onunla hayatın içinde olmaktan KORKARSINIZ bazen, bazen o işe girişmekten, başarılı/ başarısız olmaktan, genellikle o adımı atmaktan KORKARSINIZ...

Yok, korkmayın demeyeceğim... Ben de korkuyorum... Bazen etrafıma bakıyorum, insanların yirmili yaşlarında doğal olarak yaptıkları, düşünmeden, kendiliğinden, sıradan yaptıkları bazı şeyleri kırkımda ancak benimseyebilmişim...

Hani bir yemek tarifi sorarsınız da, "aman, işte iki çırpıver, biraz da un ekle... soğanı da öldür, suyunu da koyuyorum, tamam işte..." gibi anlatırlar. O kadar da basittir gerçekten aslında... Ama size çince gibi gelir, mutfak Çin'deymiş gibi girmek istemezsiniz... Onun gibi işte...

Çok kolay, gerçekten çok kolay... Sadece ben yapamıyorum... Ne olur? İyi yapamazsam ne olur? BOZAR mıyım? Olsun, "ben yaptım oldu" kadar olsun bu defa da...

İZİN veriyorum... Bozmaya da izinliyim, ziyan etmeye ve becerememeye de izinliyim... Boza boza öğrenmeye de, hiiiiiiiiiç öğrenememeye de izinliyim... Canım istiyorsa öğrenene kadar denemeye, canım istiyorsa bırakıp kaçmaya da izinliyim... Ama ben artık kilitli kalmamayı seçiyorum...

25 Kasım 2015 Çarşamba

Hayatın İçinde Yaşamak

Görsel: Erkan Terzi
Hayat konusunda pek çok fikrimiz var, ne felsefeler yaparız ömrün nasıl geçmesi gerektiği konusunda, günlük aktiviteler konusunda...

Bir de hayatın nasıl uçup gittiği konusunda fikirlerimiz var... Gün geçsin, akşam olsun, ay geçsin maaş gelsin vb. derken ömrün nasıl bittiğini konuşur dururuz yıllardır idrak ettikçe...

Bir de hayatın içinde yaşamak var...

Bu kavram kelime olarak bugün aklıma geldi... Şimdi gün içinde pek çok şey yapıyoruz... 24 saat kolay geçmiyor aslında... Neler neler sığıyor içine farkında olarak/ olmadan, zevk alarak/ almadan, mecburiyetten/ isteyerek/ başka alternatif göremediğimizden, rutin olarak/ değişiklik olsun diye yaptığımız pek çok şeyle doluyor hayat...

Aklımdakini nasıl kelimelere dökeceğimi bilemiyorum biraz da...

Bir iş arkadaşım var, bu aralar kilo veriyor, kilo vermeye çalışıyor... Hayatının içinde bu var... Bunu YAŞIYOR... Çocuklarla oynarken gündemindeki bu konu ile ilgili olarak kuruyor mesela oyunları... Oyuncak mutfağımızda kek yerine tavuk pişiriyor mesela çocuklarla... Bu aralar jimnastik yapmaya başladılar hareket saatinde... Çünkü hayatının içinde o var...

Kendime dönüp baktım bir de... Hayatımla günlük işlerimi ayırmışım birbirinden... İşe geliyorum, iş yapıyorum... Hayat beni bekliyor kapının dışında sanki... Hayatı içeri alırsam işimi yapamazmışım gibi sanki... Yaptığım işten keyif almadığım için değil de... O hayat değilmiş gibi...

Eskiden profesyonel hayatın içindeyken daha da belirgindi bu ayrım... Akşam mesai saati bitince başlıyordu sanki hayat... O zaman mesai saatleri içinde yaşamıyor muydum peki? Yazık değil mi bana?

"Bakış açımı değiştirdim ömrüm uzadı" bu olsa gerek... Her AN hayatın içinde YAŞAMAK... Sadece hafta sonları değil... Sadece sevdiğim insanlarla olduğumda değil...

Hepsi benim hayatım... Şu an yazı yazmıyorum sadece... Yaşıyorum aynı zamanda...

Hayattayım, ama sadece nefes almıyorum, YAŞIYORUM....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...