Bugün bana bir dilek hakkı verilseydi, sadece tek bir dilek hakkı, ne dilerdim, onu düşündüm...
Tek bir dilek ile bütün dünyayı düzeltmek mümkün mü diye düşündüm önce? Dünya barışı gibi mesela... Önce insanın içindeki savaş bitmeli diye düşündüm. İçimizdeki savaşma dürtüsü sona erse belki biter savaşlar. Ama o zaman ilerleme olur muydu diye merak ettim. Bir de savaşların bitmesi dünyayı başka bir dengesizliğe götürürmüş gibi geldi.
Dünyanın olabileceği en ideal hale gelmesini dilemeyi düşündüm. Hani bir dileğin tüm yönleri ile değerlendirilmesi gerekir mantığı ile detaylardan biraz kurtulmak için... Ama böyle bir durumda da her halde hiçbir şey değişmezdi dünya düzeninde... Olabilecek en ideal hali ile yaratılmıştır her halde dünya, değil mi ama?
O zaman tek bir dilekle dünyayı olduğundan daha iyi bir yer yapamayacağımı kabul ettiğime göre, kendim için hani "bencilce" bir şey dilesem diye geçti içimden... Beni şu anda olduğumdan daha "iyi" yapacak tek bir dilek ne olabilirdi? Hani parada pulda, evde, arabada zaten gözüm yok. Sonsuz huzur dileyebilirim belki?
Sonsuz huzur? Uğrunda uğraştığımı sandığım, gün be gün ona yürüdüğüm konu...
Korktum. Sonsuz huzurun beni çevireceğini sandığım ŞEYden korktum. Sanki ben olmaktan çıkarmışım gibi. Benim olan herşeyi kaybedecekmişim gibi. Bunca yıldır aklımla bildiğim şeyi, işimin, eşimin, evimin, tahsilimin BEN olmadığımı, halen gönlümle bilmezmişim meğer...
İç huzuruna kavuşmanın OT olmak olduğunu sanırmışım hala için için... İnsanın değişim korkusu içinde olmasının daha net bir nedeni olur mu? İçinde bulunduğumuz bu üstünlük, güç, güvende olma savaşından çıkmak istemememize bundan başka bir açıklama gerekir mi?
Ben kendimi tam olduğum halimle anlamayı ve kabul etmeyi seçiyorum.
Ben üstümdeki gömlekleri birer birer çıkartırken altından çıkacak olan BEN'in sevgi ve huzur olduğuna inanıyorum.
Ben huzura güvenle ilerliyorum.
Tek bir dilek ile bütün dünyayı düzeltmek mümkün mü diye düşündüm önce? Dünya barışı gibi mesela... Önce insanın içindeki savaş bitmeli diye düşündüm. İçimizdeki savaşma dürtüsü sona erse belki biter savaşlar. Ama o zaman ilerleme olur muydu diye merak ettim. Bir de savaşların bitmesi dünyayı başka bir dengesizliğe götürürmüş gibi geldi.
Dünyanın olabileceği en ideal hale gelmesini dilemeyi düşündüm. Hani bir dileğin tüm yönleri ile değerlendirilmesi gerekir mantığı ile detaylardan biraz kurtulmak için... Ama böyle bir durumda da her halde hiçbir şey değişmezdi dünya düzeninde... Olabilecek en ideal hali ile yaratılmıştır her halde dünya, değil mi ama?
O zaman tek bir dilekle dünyayı olduğundan daha iyi bir yer yapamayacağımı kabul ettiğime göre, kendim için hani "bencilce" bir şey dilesem diye geçti içimden... Beni şu anda olduğumdan daha "iyi" yapacak tek bir dilek ne olabilirdi? Hani parada pulda, evde, arabada zaten gözüm yok. Sonsuz huzur dileyebilirim belki?
Sonsuz huzur? Uğrunda uğraştığımı sandığım, gün be gün ona yürüdüğüm konu...
Korktum. Sonsuz huzurun beni çevireceğini sandığım ŞEYden korktum. Sanki ben olmaktan çıkarmışım gibi. Benim olan herşeyi kaybedecekmişim gibi. Bunca yıldır aklımla bildiğim şeyi, işimin, eşimin, evimin, tahsilimin BEN olmadığımı, halen gönlümle bilmezmişim meğer...
İç huzuruna kavuşmanın OT olmak olduğunu sanırmışım hala için için... İnsanın değişim korkusu içinde olmasının daha net bir nedeni olur mu? İçinde bulunduğumuz bu üstünlük, güç, güvende olma savaşından çıkmak istemememize bundan başka bir açıklama gerekir mi?
Ben kendimi tam olduğum halimle anlamayı ve kabul etmeyi seçiyorum.
Ben üstümdeki gömlekleri birer birer çıkartırken altından çıkacak olan BEN'in sevgi ve huzur olduğuna inanıyorum.
Ben huzura güvenle ilerliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder