Profesyonel yıllarım boyunca kendi "çalışan/ işçi" olma hallerimi masaya yatırdım, uzun uzun inceledim, derslerimi çalıştım... Zaman geçti, bu hayattan uzaklaşma fırsatı buldum, bir süre serbest çalıştım, 2 yıldır ise artık kendi iş yerimde çalışıyorum...
Ancak 2 yıl sonra bir nefes egzersizi sırasında fark ettim ki, ben artık bir İŞVEREN'im... Yani geçmişte KAPİTALİZM ile ilgili söylemiş olduğum her söz artık bana geri dönüyor...
Tabii ki, kendi çalışma şartlarım ile sağladığım şartlar bir değil. Ayrıca uzaktan ahkam kestiğim konuların iç yüzünü gördüğümde kazın ayağının öyle olmadığını anlamış oluyorum.
Yine de anladım ki bir yandan, henüz iş yaşamı ile ilgili derslerim bitmemiş. Bu içgörü'de katkılarından dolayı sevgili Zeynep Alan Sevil Güven'e, yani Sevil Abla'ma da candan teşekkür ediyorum...
Bugün sordum mesela kendime:
- Ben çalışanken kendime ne gibi sınırlar getiriyordum? Neden kendimi KÖLE gibi hissediyordum? Bu kısıtlamalar gerekli miydi? Ne kadarı işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanıyordu? Ne kadarını ben kendim "uydurmuş"tum?
- Hızlı ve kısa çalıştığım zaman gerçekten işin gereğini tam olarak yerine getiriyor muydum? Aynı işi yavaş ve uzun uzun yapsaydım yerine gelmiş olacak mıydı? Yani aslında işe yüreğimi vererek yapıyor muydum? NEDEN?
- Kendi çalışanlarımdan, kendimin yapabileceğim halde yapmak istemediğim neleri yapmalarını istiyorum? Neden bu işleri yapabileceğim halde yapmamayı seçiyorum?
- Bir işi yüreğimle yapmak için gereken nedir? "Para kazanmak için çalışmak" kavramı hayatımızdan çıktığında çalışmak nasıl bir şey olur?
En kolayından başladım cevaplamaya, uzun süredir "Para kazanmak için çalışmak" yok hayatımda... Bu nedenle de sanki PARA ile ilgili konularımın bittiğini varsaymıştım. Biliyorum ki, evren bana istediğim zaman istediğim kadar parayı verir, çünkü evrende her şey BOL.
Artık para için çalışmaya ihtiyacım kalmadığında, ilk tepkim bundan sonra hiç çalışmayacağımı düşünmek olmuştu, oysa ki zaman içinde anladım ki, çalışmak farklı motivasyonlarla da yapılabiliyor, çok da keyif alınıyor bu durumda... Böyle olunca para da kendiliğinden geliyor...
Diğer soruları çalışmam lazım, buradan yazmayacağım... :)
Bir de işin rekabet kısmı var... Hayatım boyunca rakip ile düşman birbirine çok yakın kelimelerdi benim için... Çalıştığım firmanın rakibi ile tüketici olarak bir iş yapmak -abartmıyorum - ahlaksızlık gibi gelirdi, sanki çalıştığım firmaya ihanet ediyormuşum gibi...
Oysa ki BOLLUK bilincini anlamaya başladığımda fark ettim ki, evrende HER ŞEY bol olduğuna göre müşteri de BOL, bu durumda hepimiz için kazanç mümkün... Böylece RAKİP kelimesi de birden anlamını yitirdi kalbimde...
Yaşadıkça çalışıyoruz, çalıştıkça gelişiyoruz... Hayat sürüyor... Ne GÜZEL...
Merhaba:-)
YanıtlaSilAylar sonra, nihayet! Benim bu yazilara ihtiyacim var:-) Böyle enfes bir soru paketiyle de geldi ya, cok, cok sevindim.
Simdi Sevil Abla´nin sayfasina gidiyorum:-)
Sevgiyle,
Özlem
Evet, çok ihmal ettim kendimi son zamanlarda... Bakalım belki yazın biraz ivme kazanırım yeniden inşallah... :)
YanıtlaSil