Öncelikle kilo vermek ile ilgili kayıtlarıma bir bakayım:
- Kilo vermek zordur.
- Bir yaştan sonra kilo vermek daha zordur.
- Spor yapmadan kilo vermek imkansızdır.
- Kilo vermek kolay olsa da verdiğin kiloda kalmak zordur.
Harika, bu kayıtlarla kilo verilmesine imkan yok zaten, bunların hepsini iptal ediyorum. Benim için zor diye birşey yok, ben kolaylıkla kilo verebilirim...
derken, "Hayır," diye bağırıyor içimden bir kayıt, "ya, durmam gereken yerde duramazsam?" Yani gereğinden fazla kilo verirsem?
- Çok zayıf olmak sağlıksızdır. (hastalık korkusu)
- Çok zayıflar çirkindir. (beğenilmeme, tercih edilmeme)
- Çok zayıf olursan çocuk doğuramazsın. (bana neyse bundan :P ) (soyunu sürdürememe, yok olma)
- Çok zayıf olanlar daha sinirlidir.
Evet, ben çok zayıf olmayı da kabul ediyorum, ama dengede olmayı seçiyorum.
Peki kilolu olanlar nasıldır?
- Tonton (sevilmeme)
- Yaşlı (Yaşlanma korkusu)
- Sevimli (sevilmeme)
- Sakin
Temizlenecek ne çok şey var. Bir de atasözlerimize ve deyimlerimize bakalım, orada da cevherler var tabii
- Bir dirhem et bin ayıp örter.
- Yemeğin salçalısı, kadının ......
- Balıketi
- Ayva göbek
Ama tüm bunların altında bir de yemek bağımlılığı var tabii. Onun altını deşince neler çıkar ayrı bir yazım konusudur, yine de ipucu vermek gerekirse şunu sorun kendinize:
- Kuş sütü bile eksik olmayan mükellef bir sofra hazırlayınca kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
- Ya size böyle bir sofra sunulunca?
Ben kolaylıkla ve rahatlıkla dengeye geliyorum.
Benim kilo vermek ya da kilo almak için çaba göstermeme gerek yok.
Benim örtecek bir ayıbım yok, ben olduğum halimle tam ve bütünüm.
Ben sevgiyle varım.
Ben güvendeyim.
Ben sevgiyim...
Sevgiyle kalın siz de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder