Gün geçmiyor ki, yakından - uzaktan, ülkeden, arkadaşlardan, kötü bir haber almayalım... Savaş söylemleri, vefatlar, hastalıklar...
Arkadaşlarım arasında yeni bir söylem gelişti: "Özelde iyiyim, ama genelde kötüyüm" tarzında...
Kendime bakıyorum, ufak tefek çalkantılar hariç, hamd olsun işlerim yolunda... Eşim, çocuğum sağlıklı, "karnım tok, sırtım pek" derler ya, öyleyiz işte...
Çekirdek ailenin dışına çıkınca işler çetrefillenmeye başlıyor ama, kayınvalidem iyice yaşlandı mesela, hastalıkları var ufak tefek... Yakın bir arkadaşım ufak bir operasyon geçirdi, bir başkası babasını kaybetti...
Gün geçmiyor ki, çocukluğumuzun ünlülerinden, edebiyat dünyasının duayenlerinden bir vefat haberi almayalım...
Savaş derseniz kapıda, şehit haberleri, huzursuzluklar...
Öyle oluyor ki, "iyiyim" demeye utanıyor insan... Suçlu hissediyor bir şekilde...
Şimdi bunların bu blogun konusu ile ne alakası var?
Şudur ki, aynalık var hani? İçimde ne varsa, dışımda da onu yaratmıyor muyum? O zaman dışarda gördüklerim içimde yaratılıyor... Peki içim neden böyle hissetmiyor?
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cı mıyım? Çok düşünüyorum bunu...
Çok düşündüm, şuna karar verdim... Son kararım değil, elbette, yaşadığıma göre daha çok karar değiştirebilirim :)
Hislerimdir önemli olan, eğer başımı kuma gömmediysem... Beni rahatsız edecek, huzursuz edecek haberlere özellikle kulaklarımı tıkayıp kendimi fanusa aldıysam, sayılmaz... Ama hepsini biliyorsam ve yine de iyi hissediyorsam, o zaman iyi hissediyorum demektir... Yapacak bir şey yok.
İçim bunalıyor, kasılıyor, nefes alamıyorsam, duygularımı tanımlayamıyorum demektir, ki bu bence en kötüsü... Karmaşık, karışık, düğüm, yumak... Bunu çözmeliyim önce... O karmaşayı yaratan duyguları tek tek bilmeliyim... Bence en zor olan bu, duyguyu bulmak... Üzgün müyüm, çaresizlik hissimin altında ne var? Kızgın mıyım? Neden böyle hissediyorum...
Tarif edebildiğim, yakalayabildiğim her duygu benim için bir çalışma konusu ne de olsa...
Kendimi iyi hissettiğim için kötü hissediyorsam, hayatın adaletine inanmıyorum demektir... Bu dünyaya geliş sebebim, dünyada var oluş nedenim ile ilgili kaygılarım var demektir...
Tekrarlamakta fayda görüyorum kendime... Bu dünyada OLAN her şey İZİN verildiği için oluyor... Anlaması, idrak etmesi, sindirmesi ne kadar zor olursa olsun...
KABUL ile başlar her şey...
Arkadaşlarım arasında yeni bir söylem gelişti: "Özelde iyiyim, ama genelde kötüyüm" tarzında...
Kendime bakıyorum, ufak tefek çalkantılar hariç, hamd olsun işlerim yolunda... Eşim, çocuğum sağlıklı, "karnım tok, sırtım pek" derler ya, öyleyiz işte...
Çekirdek ailenin dışına çıkınca işler çetrefillenmeye başlıyor ama, kayınvalidem iyice yaşlandı mesela, hastalıkları var ufak tefek... Yakın bir arkadaşım ufak bir operasyon geçirdi, bir başkası babasını kaybetti...
Gün geçmiyor ki, çocukluğumuzun ünlülerinden, edebiyat dünyasının duayenlerinden bir vefat haberi almayalım...
Savaş derseniz kapıda, şehit haberleri, huzursuzluklar...
Öyle oluyor ki, "iyiyim" demeye utanıyor insan... Suçlu hissediyor bir şekilde...
Şimdi bunların bu blogun konusu ile ne alakası var?
Şudur ki, aynalık var hani? İçimde ne varsa, dışımda da onu yaratmıyor muyum? O zaman dışarda gördüklerim içimde yaratılıyor... Peki içim neden böyle hissetmiyor?
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cı mıyım? Çok düşünüyorum bunu...
Çok düşündüm, şuna karar verdim... Son kararım değil, elbette, yaşadığıma göre daha çok karar değiştirebilirim :)
Hislerimdir önemli olan, eğer başımı kuma gömmediysem... Beni rahatsız edecek, huzursuz edecek haberlere özellikle kulaklarımı tıkayıp kendimi fanusa aldıysam, sayılmaz... Ama hepsini biliyorsam ve yine de iyi hissediyorsam, o zaman iyi hissediyorum demektir... Yapacak bir şey yok.
İçim bunalıyor, kasılıyor, nefes alamıyorsam, duygularımı tanımlayamıyorum demektir, ki bu bence en kötüsü... Karmaşık, karışık, düğüm, yumak... Bunu çözmeliyim önce... O karmaşayı yaratan duyguları tek tek bilmeliyim... Bence en zor olan bu, duyguyu bulmak... Üzgün müyüm, çaresizlik hissimin altında ne var? Kızgın mıyım? Neden böyle hissediyorum...
Tarif edebildiğim, yakalayabildiğim her duygu benim için bir çalışma konusu ne de olsa...
Kendimi iyi hissettiğim için kötü hissediyorsam, hayatın adaletine inanmıyorum demektir... Bu dünyaya geliş sebebim, dünyada var oluş nedenim ile ilgili kaygılarım var demektir...
Tekrarlamakta fayda görüyorum kendime... Bu dünyada OLAN her şey İZİN verildiği için oluyor... Anlaması, idrak etmesi, sindirmesi ne kadar zor olursa olsun...
KABUL ile başlar her şey...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder