İçimdeki yolculukla tanıştığımdaysa kendi kendimi suçladığım, zayıf ya da başarısız bulduğum pek çok AN olduğunu gördüm hayatımda. O AN'larda kendimi hiç de sevmediğimi farkettim. Hatta oğulcuğum hatırlatmıştı bana birgün kendini sevmenin önemini...
Zaman geçti, hayatıma dokunan insanları bir bir affetmeye başladım. Hepsinin bana korkularımı, bilinçaltı kayıtlarımı görmem için rehberlik yapan arkadaşlar olduğunu farkettim adım adım. Herbir adımda daha da kolaylaştı bir sonrakini affetmek... Lakin içimin köşelerinde gizlenmiş bir kayıt vardı: "En zoru insanın kendini affetmesi" diye...
Çalışmalarda ilerledikçe küçük ödülleri ile birlikte yol da sarplaşmaya başladı gibi geliyor bana. Farkındalık arttıkça daha derinlere inmek gerekiyor belki de...
Her neyse, bu haftasonunu biraz tatsız yaşadım, bazı olaylar oldu ve nihayetinde bugün kendimi isyan noktasında buldum: "NEDEN BEN?"
Bu kadar çalışıyorum, içimi temizleme yolunda bu kadar yol katediyorum, tamam, kabul daha çok yol var yürüyecek, ama bir ben değilim ya, neden bunlar benim başıma geliyor. Anladım ben, ilerliyorum yolumda sevgiyle. Neden hala beni CEZALANDIRIYOR evren?
Bağırdım, isyan ettim, ağladım, sakinleştim. Sonra cevap, daha doğrusu soru geldi:
KENDİNİ AFFEDEBİLECEK MİSİN?
Evet, işte yanıt bu. Eğer siz haketmediğinizi düşünüyorsanız, kim sizi cezalandırabilir? Eğer evrende suç ya da ceza yoksa, sadece SEVGİ varsa, tek yapılacak kendini affetmek değil midir?
Kendinizi affetmeden sevebilir misiniz? Güzel şeylere layık görebilir misiniz?
İlk olarak "kendini affetmek zordur" zihnimi iptal ediyorum, şu anda ve sonsuza kadar, tüm zaman, mekan ve boyutlarda. Ben kendimi kolaylıkla affederim, çünkü aslında affedecek birşey yok.
Ben kendimi affetmeyi başlatıyorum.
Ben kendimi tam olduğum halimle KABUL'ü başlatıyorum.
Ben SEVGİ olduğumu hatırlamayı başlatıyorum.
Hatırlayışa doğru bir adım daha...
Sevgi şefukati de getiriyor birluikteliğinde, şefkat de sevgiyi oluşturuyor...
YanıtlaSilDerinlere indikçe oyunun level'ları zorlaşıyor ve galiba biz yaklaştıkça derinlerin en kuytularına kaçışanlar, hepsi çözülecek bu yumağın diye bize göz açtırmayan evrenin gözünden kaçmıyor...
YanıtlaSilHepimize kolay gelsin, başaracağız nihayetinde;)
Arkadaşım, ellerine sağlık okurken tüğcağızlarım diken diken oldu, şööle bi tıngırdadım diyebilirim, çok güzel geldi :D
YanıtlaSilBanu
Müjde'cim, öyle güzel demişsin ki... Level mantığı sanki cuk oturuyor... Herşey çok kolay, ama ilerledikçe dişimize göre geliyor olaylar da, dersler de :) Yolumuz açık olsun.
YanıtlaSilEvet, evet, affetmek... Kendini olduğu gibi kabul etmek ve sonrasında sevgi zaten kaçınılmaz. İçsel çalışma içindeki arkadaşlara küçük bir önerim olabilir mi? Ne olur acele etmeyin. Yavaş yavaş hazmederek, sabırla... Acele edince hatlar karışıyor makine eror veriyor ve acı kaçınılmaz oluyor. Lütfen sindire sindire, kaçan bir şey yok
YanıtlaSilSonsuzluğun sevgisiyle...
Evet, ne zaman yorulmuş hissetsem, çabaladığımı görüyorum. Hedef koymak çabadan geliyor. OLMAK için OL'mak gerekiyor sanırım. :)
YanıtlaSilkararlarımın arkasında duramama gıbı sorunum var , ve uç noktalarda güvensizlik herşeye ama herşeye :(
YanıtlaSilinsan kendini affedebilmeli peki ya kendini affedemeyeceğini düşündüğü bir şeyi yapmak üzere ise ? ben biliyordum kendimi affedemeyeceğim diyordum diyeceğinden olsa gerek yıllarca migreniyle uyanmaktadır
YanıtlaSilAslında kültürümüz gün geçtikçe iyilik ile kötülüğü o kadar birbirinden ayırdı ki, kendimizi saf iyi olmak zorunda hissetmeye başladık. Oysa ki, grilerden oluşuyoruz... Hata yapmak, yanlış yapmak, arada kötü olmak o kadar doğal ki... Bunu kabul etsek herşey biraz daha kolaylaşacak...
SilÇok teşekkür ederim, yorumunuz için...