"Durmak akıştır." dedim. "Yürümezsen, nasıl varacaksın?" dediler.
"Öğrenmek yok, hatırlamak var." dedim. "Düşünmeden nasıl hatırlarsın?" dediler.
"Dinlersen, bilirsin." dedim. "Bu da çaba değil mi?" dediler.
"Durmak bile çaba istiyor." dediler. "Çaba değil, kararlılıktır." dedim.
"Bir hedef var, koşuyoruz." dediler. "Hedefsizliktir hedefim." dedim.
Bildiğimiz her şey güce bağlıyor sanki bizi. Bunu anladım bugün. Toplumca değer verdiğimiz insanlar, kahramanlar... Her şey mücadele. O kadar ki, nefes almak bile güç gerektiriyor sanki. Bu bakış açısı ile paradoksa giriyor her şey:
"Hedefimiz AN'da yaşamak."
Bir hedefimiz olduğu sürece AN'da kalabilir miyiz? Eğer AN'da bilir, AN'da olursak bir hedefimiz olabilir mi?
Sadece şunu biliyorum, çabada yorulmak var, AN'da keyif. Eğer yorulmuşsam, AN'da değildim demektir.
Ben mücadeleyi bırakmaya niyetliyim. Ben artık çabalamak, savaşmak, mücadele etmek istemiyorum. Direnç göstermek değil, hayatla akmak istiyorum.
Mücadele ettik de ne oldu, kapılmadık mı akışa onca çabaya rağmen? Hem de en yorgun halimizle? Değiştirebildik mi bir şey? Sürüklendik sadece.
Akmayı hatırlarsak eğer sürüklenmeler bitecek, keyfi başlayacak akışın... Biliyorum.
Yorulur mu nehir akmaktan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder