27 Kasım 2010 Cumartesi

Tesadüfler

Tesadüf diye birşey yok, bunu biliyoruz. Yine de ben her geçen gün, bana içimi işaret eden bu hoş "tesadüflere" şaşırmaya devam ediyorum.

Reiki Master eğitimini aldığımda gördüğüm Hitler karmasına "Ne güzel" diyen hocalara sormuştum, "Bunun neresi güzel?" diye... Şimdi anladım.

Geçenlerde bir bankanın çağrı merkezi ile konuştum, bir sorun vardı. Telefonu kapattım, bütün konuşma bir yana, söylediğim bir cümleye takıldı aklım. Tam olarak yalan olmasa bile, gerçek olduğunu kendime bile ispat edemeyeceğim bir genellemeydi tam olarak söylediğim. "Şimdi ben bunu neden söylemek gereği duydum?" diye sordum içime. Banka personeline derdimi anlatmıştım oysa ki, bu ilaveyi yapmama gerek yoktu.

Neden söyledim şimdi ben bu yalanı?

Anladım ki, bilinçaltımda "büyük başın derdi büyük olur." diye bir kayıt varmış. Ama sevgili egom bunu tam da şöyle tersine çevirmiş: "Benim büyük dertlerim olursa büyük (güçlü) algılanırım." Bu nedenle derdimi büyük göstererek önemli olmaya çalışırmışım, büyük büyük laflar eder, büyük büyük şikayetler yaratırmışım...

Yani, ben bana sorun çıkartan o bankaya şükrettim. Ben orada söylediğim o yalana şükrettim. Şükrettim ki, içimdeki bu kaydı gösterdi bana.

Tıpkı, beni kızlar tuvaletinin önünde beklemek yerine erkekler tuvaletine girip işini halletmeye karar veren oğlumun içimdeki kaybetme korkusunu tetikleyerek çocukluğumdan kalan çocuk kaçırma ile ilgili berbat kayıtlarımı bana göstermesine şükrettiğim gibi.

Sonra bir iş için beklediğim bir e-postayı aldım. Çok sevindim, çok heyecanlandım. Meğer yanlış kişiye gönderilmiş mesaj. Eskiden olsa çok üzülürdüm herhalde. Bu defa sordum kendime "Ben bunu neden yaşadım?" O çok sevindiğim AN'a baktım, içindeki bayram eden korkularımı gördüm. Dönüştürdüm hepsini. Yanlış adrese gönderilen o mesaja şükrettim, içimde varolduğunu bile bilmediğim o korkularımı bana gösterdiği için.

İşte tüm bu tesadüfler nedeni ile yazıyorum buradan:
Yanımda kayınvalidesini çekiştiren tüm dostlarım, varlığınıza şükrediyorum.
Aldatma hikayelerini benimle paylaşan komşularım, iyi ki varsınız.
Otobüste okuduğu yolsuzluklar ile ilgili gazete haberini gözüme sokan beyefendi, önünüzde saygı ile eğiliyorum.

5 yorum:

  1. çok güzel bijr anlatım. İnsan yaşadıkça neler görecek daha neler...

    Yaşlı adam ölüm döşeğindeydi...

    Artık son dakikalarını yaşıyordu...

    Hasta yatağında yatarken birden mutfaktan gelen
    kokuyu duydu, en sevdiği çikolatalı kurabiyelerin kokusu...

    Birden gözleri aralandı,
    Kendini ayağa kalkacak kadar güçlü hissetti...

    Bu şaşılacak bir şeydi, ölmek üzere olan adamı ayağa kaldırmaya kurabiyelerin kokusu yetmişti...

    Duvara tutunarak merdivenlere kadar yürüdü...
    Basamakları ağır ağır inerken sanki mutfağa değil hayata yaklaşıyor gibi heyecanlıydı.. .

    Nihayet mutfak kapısına kadar geldi...
    İşte masanın üzerindeki tepside onlarca çikolatalı kurabiye,
    tam karşısında duruyordu...

    Son gücüyle masaya yaklaştı, o kurabiyelerden bir tane ağzına atabilse sanki
    ömrüne ömür katılacaktı...

    Bir tane almak için elini uzattı...

    Ama birden karısı yetişti ve eline vurdu:

    "Çek elini bakayım... Onlar cenaze için..."

    YanıtlaSil
  2. Profesör, koparttınız beni yaaa.. harika ne deyim, ininiz var mı paylaşmaya

    YanıtlaSil
  3. Benim şekerim de var. Günde dört kez insülin yapıyorum kendime. Elim çikolatalara gidinçe, azar işitiyorum hep.. Bazen rüyalarıma giriyor, şekerlemeler, lokumlar, tatlılar.. İbret ıolsun diye bu öyküyü pylvşyım istedim.

    YanıtlaSil
  4. Eğer bir maniniz yoksa kahve içmeye beklerim sizi (Bir anne, Bir bebek, Bir de kedicik öyküm sizin tarafınızdan okunmasını bekliyor.)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...