2 Ağustos 2011 Salı

Anahtar sahipleri

Annem taşındı yakın zamanda... Bu nedenle ortalıkta bir anahtar mevzuu dönüp duruyor ortada... En son bugün evdeki anahtar yığınına bir göz attım, tanımadığım, bilmediğim, hangi kapıyı açtığı belli olmayan bir sürü anahtar buldum evde...

Milan Kundera'nın Anahtar Sahipleri isimli bir tiyatro oyunu vardı. Yıllar önce okumuştum. Gücün bir sembolü olarak bahsediyordu anahtardan. Ben de sordum haliyle kendime bugün: Anahtar benim için ne demek?

TDK tam 9 anlam vermiş anahtar için. Çarpıcı olan 2 tanesi şu şekilde:


 6. mecaz  Vesile, araç, vasıta:
       "Biliyordu ki sabır, cennetin anahtarıdır."- P. Safa.
7 .   sıfat, mecaz  Herhangi bir olayda belirleyici olan:
       "Anahtar parti."- .



İlk aklıma gelen, hayatım boyunca karşılaştığım her sorunda kilit olmak yerine anahtar olmaya çalıştığımı fark ediyorum, çözüm üreten, süreci yöneten, yokuşa sürmeyen, kolay geçinilen... Hatta maymuncuk olmaya çalışıyorum köşelerimi yuvarlama gayreti ile... Başkaları için her kapıyı açan olmak... Bu sayede sevilmek, vazgeçilmez olmak, gizli bir güç...


Ama bu yazıya başlarken aklımdaki asıl tema bu değildi, sapmayalım o zaman, bu yoldan başka zaman geçeriz.


Elimizde ne anahtarlar var, hangi kapıları açıyor bilmiyoruz. Buradan çıkmıştı konu. Hangi anahtarları saklıyoruz kendimize, artık gerekli olmayan? Bir gün bir kapıyı açar umudu ile hangi anahtarları taşıyoruz cebimizde? O kapılar nerede peki? Gerçek kapılar mı onlar? Arkasında ne bulacağımızı ummuştuk o anahtarları cebimize koyarken?


Anahtarları düşünmeyi bitirince kilitlere geçeceğim... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...