24 Mart 2012 Cumartesi

Kitap okumak

Aralık ayında Yekta Kopan blogunda sormuştu kitabınızı nasıl okursunuz diye. Geçen süre zarfında bloggerlar işlemiş konuyu, dün de kuzenim sobelemiş beni. Aile içinde ve çevremde tam bir kitap kurdu olarak bilinirim. Elektrik tasarrufu günlerinde mum ışığında, sokak lambası ışığında az kitap bitirmemişimdir. Zaman içinde internet gelişip kitaba rakip olduğunda az savunmamışımdır kitabın nimetlerini...



Tabii bu blogda alışkanlıkları farklı olarak irdelediğim için biraz farklı olacak benim yazım. Bir kere kendime kitap okumayı sorduğumda aklıma ilk gelen İletişim Yayınları'nın sloganı oldu: "Okumak iptiladır. Müptelalara selam." İptila: düşkünlük, tiryakilik... Bir nev-i bağımlılık yani.

İçsel yolculuğumda zaman zaman bağımlılıklarımı çalışırken kitap okuma alışkanlığımı da mercek altına almışlığım vardır. Şehiriçi otobüste kitap okumak mesela... Fark ettim ki, tüm iyi özelliklerinin yanı sıra, bir gösteriş, bir farklı olma çabası, hatta bilgili, kültürlü olmaktan kaynaklanan bir çeşit güçlü olma hali vardı altında.

O zamanki alışkanlığıma baktığımda,  otobüste oturur oturmaz, hatta ayakta yolculuk ederken bile ilk iş kitabımı çıkartıp okumaya başlarken görüyorum kendimi. Sanki çevrem ile bağımı tümden kesmek gibi bir şey. "Ben sizden farklıyım ve sizinle hiç bir koşulda iletişim kurmak istemiyorum" der gibi. Şimdilerde çoğu zaman kitabımı almıyorum çantama, çevreme bakıyorum, dışarıyı seyrediyorum, karşımda oturan teyzeye gülümsüyorum, insanları daha bir seviyorum sanki.

Kitap okumayı hala seviyorum, baş ucum hala kitap dolu, özellikle seyahatlerin ayrılmaz bir parçası benim için kitap. Ama her dönem farklı işte. Kimi zaman romanlar ya da öyküler ön plana çıkarken, bilim kurgu ya da fantastik edebiyat tercihimken, son dönemlerde sosyolojik kitaplar ve şiirler gündemde. İnsanlarla ve duygularla daha içiçeyim bu dönemde çünkü sanırım.

Yine de kitap okumak bir ayrıcalık hala benim için, "toplumu özendirmek gerek kitap okumaya" diye bir misyon üstlenmişim içten içe hala, Pinterest'te de okumak ile ilgili bir tahta (Board) açıvermişim çoktan. Toplumu yönlendiren kişilerin kitap okurken ne kadar az fotoğraflarının olduğu dikkatimi çekti mesela bu tahta nedeni ile, demek ki benim magazinim de bu...

Bu yazıyı yazarken fark ettim ki, benim kitap okuma alışkanlığımın altında bir sınır koyma isteği var, mesela akşam odama çekilip herkesten uzaklaşıp yarım saat kitap okumak, kendime ayırdığım zamanın bir göstergesi, rahatsız edilmek istememenin.

Anlıyorum ki, kitap okumak sosyal bir alışkanlık değil, ancak kendimle geçirdiğim zamanın en güzel göstergesi yıpranmış ciltler ve altı çizilmiş satırlar, hele de satırların yanına alınmış notlar...

İşin doğası gereği ben de Ebru'yu, Arzu'yu, Özlem'i ve Selma'yı sobeliyorum...

2 yorum:

  1. Bacım, madem sobeledin tabağını boş göndermeyim dedim:) cevabım blogumda; www.kelebekgunlugum.blogspot.com

    sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. kalemine sağlık kelebeğim... :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...