Dün akşam Jou Jou'da bir seminer vardı, çocukların teknoloji kullanımı ile ilgili... Çok güzel anneler vardı dinleyici olarak, pek çok şey anlattı psikoloğumuz Gül Hanım, pek çok şey paylaştı dinleyici anneler... Sohbet derinleşti, verilen bilgiler paylaşıma dönüştü ve sonra Gül bir kavramdan bahsetti...
KİLİTLENMEK
Size de oluyordur belki hayatta... Bir şeyi o kadar önemsersiniz, o kadar seversiniz, o kadar üzerine titrersiniz ki, korkarsınız... Yanlış bir şey yapmaktan, en iyisi olamamaktan, bilmediğiniz için, yaşayamazsınız...
Görüntüyü bozmazsınız elbet, kendinize bile itiraf etmezsiniz, yapmaktan kaçınırsınız, etrafından dolanırsınız, olayı birine paslarsınız... Ama KORKARSINIZ...
Çocuğunuzla oynamaktan, onunla hayatın içinde olmaktan KORKARSINIZ bazen, bazen o işe girişmekten, başarılı/ başarısız olmaktan, genellikle o adımı atmaktan KORKARSINIZ...
Yok, korkmayın demeyeceğim... Ben de korkuyorum... Bazen etrafıma bakıyorum, insanların yirmili yaşlarında doğal olarak yaptıkları, düşünmeden, kendiliğinden, sıradan yaptıkları bazı şeyleri kırkımda ancak benimseyebilmişim...
Hani bir yemek tarifi sorarsınız da, "aman, işte iki çırpıver, biraz da un ekle... soğanı da öldür, suyunu da koyuyorum, tamam işte..." gibi anlatırlar. O kadar da basittir gerçekten aslında... Ama size çince gibi gelir, mutfak Çin'deymiş gibi girmek istemezsiniz... Onun gibi işte...
Çok kolay, gerçekten çok kolay... Sadece ben yapamıyorum... Ne olur? İyi yapamazsam ne olur? BOZAR mıyım? Olsun, "ben yaptım oldu" kadar olsun bu defa da...
İZİN veriyorum... Bozmaya da izinliyim, ziyan etmeye ve becerememeye de izinliyim... Boza boza öğrenmeye de, hiiiiiiiiiç öğrenememeye de izinliyim... Canım istiyorsa öğrenene kadar denemeye, canım istiyorsa bırakıp kaçmaya da izinliyim... Ama ben artık kilitli kalmamayı seçiyorum...
KİLİTLENMEK
Size de oluyordur belki hayatta... Bir şeyi o kadar önemsersiniz, o kadar seversiniz, o kadar üzerine titrersiniz ki, korkarsınız... Yanlış bir şey yapmaktan, en iyisi olamamaktan, bilmediğiniz için, yaşayamazsınız...
Görüntüyü bozmazsınız elbet, kendinize bile itiraf etmezsiniz, yapmaktan kaçınırsınız, etrafından dolanırsınız, olayı birine paslarsınız... Ama KORKARSINIZ...
Çocuğunuzla oynamaktan, onunla hayatın içinde olmaktan KORKARSINIZ bazen, bazen o işe girişmekten, başarılı/ başarısız olmaktan, genellikle o adımı atmaktan KORKARSINIZ...
Yok, korkmayın demeyeceğim... Ben de korkuyorum... Bazen etrafıma bakıyorum, insanların yirmili yaşlarında doğal olarak yaptıkları, düşünmeden, kendiliğinden, sıradan yaptıkları bazı şeyleri kırkımda ancak benimseyebilmişim...
Hani bir yemek tarifi sorarsınız da, "aman, işte iki çırpıver, biraz da un ekle... soğanı da öldür, suyunu da koyuyorum, tamam işte..." gibi anlatırlar. O kadar da basittir gerçekten aslında... Ama size çince gibi gelir, mutfak Çin'deymiş gibi girmek istemezsiniz... Onun gibi işte...
Çok kolay, gerçekten çok kolay... Sadece ben yapamıyorum... Ne olur? İyi yapamazsam ne olur? BOZAR mıyım? Olsun, "ben yaptım oldu" kadar olsun bu defa da...
İZİN veriyorum... Bozmaya da izinliyim, ziyan etmeye ve becerememeye de izinliyim... Boza boza öğrenmeye de, hiiiiiiiiiç öğrenememeye de izinliyim... Canım istiyorsa öğrenene kadar denemeye, canım istiyorsa bırakıp kaçmaya da izinliyim... Ama ben artık kilitli kalmamayı seçiyorum...
Ben de aynı şeyi düşündüm .Bozarım ya da beceremem diye başlamaktan vazgeçdiğim herşeyi.... sonra neden dedim kendime denemeden başarısız olamam ben de deneyeceğim
YanıtlaSilAslında dünkü yazıdan sonra seminer cuk geldi... Ne kadar paralel zamanlarda yaşanıyor olaylar, hani birini anlamazsan diğerini anla diye... Dün bir bugün iki... Bakalım daha neler yaşayacağız... :)
SilÇok güzel bir makale olmuş
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, Timur Bey...
Sil