4 Aralık 2009 Cuma

sabitfikir


Bu aralar hep dilimde, herkese yaftayı yapıştırıveriyorum "sabitfikirli" diye... Eşimde, annemde, hatta ölmüş babamda... Oğluma bile diyorum: "Taktın mı takıyorsun, Deniz."
En sevdiğim alışveriş sitesinin adı bile sabitfikir (idefix).

Demek ki var bende birşeyler...

İçime sordum, "ben hangi konularda sabitfikirliyim?" diye, cevap geldi: "bildiğin konularda"

Evet, bildiğim konularda inatçılık ötesi sabitfikirliyimdir. Ama bilgi bile kesin değil ki aslında... Zaman içinde herşey değişiyor, bilgi de değişiyor... Dün doğru olan bilgi bugün değişmiş olabilir. Buna hiç pay bırakmıyorum sanırım. Dünden geçtim, 10 sene önceki bilgimle konuştuğum oluyor bazen... eeee, kızım, 10 yılda hiç mi birşey değişmedi. Karşındakine de bir pay ver. Onun da yaşadıkları, bildikleri, algıları var. Aynısını babam bana yapardı, çok kızardım. Tabii orada bir "kızının büyüdüğünü kabullenmeme" vardı. Demek ki, bu işin içinde bir de kendini yaşlı/ deneyimli/ üstün görme var. (Güçsüzlük korkusu)

Ben herşeyi bildiğimi iddia eden biri değilim. Ancak bildiğim şeylerde son derece iddialıyımdır. Bildiğimi iyi bilirim.

İşte işin özü bu cümlede yatıyor.

  • Ben bildiğimi de bilemeyeceğimi kabul ediyorum.
  • Benim bildiğim şeyleri başkalarının da bilebileceğini kabul ediyorum.
Daha bu 2. cümleyi yazarken egomdan itiraz cümleleri yükseliyor: "Ama bilmediğini bilmeyen o kadar çok insan var ki, hepsini dinlemek zaman kaybından başka birşey değil." Nasıl bir direnç anlatamam size... Bir duvar. Öğrenilmiş acizlik bu olsa gerek.

  • Ben insanları dinlemeye zaman ayırıyorum.
  • Ben herkesten öğrenebileceğim birşey olabileceğini kabul ediyorum.
  • Ben herkesle birim.
  • Ben kulaklarımı ve kalbimi insanlara açıyorum.
  • Ben varım ve dinleyerek varolmaya devam ediyorum.
Bu konu burada bitmez... Çok derinliği var hissediyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...