7 Aralık 2011 Çarşamba

Bu zihni sustursak da mı aklasak, dinlesek de mi haklasak?

Çocukluğumun ilk bilinçli zamanlarında "ağzını hayra aç" derdi annem... Şom ağızlı olmanın, kötülüğü çekeceği düşünülürdü. Hala bizce "kötü" bir şeyden bahsederken elimde olmadan "Allah korusun" diyorum.

Zaman içinde Reiki'nin yayılmaya başladığı ilk yıllarda, pozitif düşünmenin gücü de konuşulmaya başladı. "Korktuğum başıma geldi"nin aslında negatif enerjiyi çağırmak olduğu söylenmeye başladı. Meditasyonla, yoga ile falan aslında kötü olduğunu, sürekli negatif yayın yaptığını fark ettiğimiz zihnimizi susturma eylemleri başladı.

Olumlamalarla, zihin temizleme çalışmaları ile pozitif yaratma çabasına girdim bir ara. Yine de zihnimin aslında tam susmadığının da farkındaydım bir yandan. Sadece zihnimi susturamazsam başıma geleceklerden kaygı duymam bile yeterli endişe yayını yapıyordu zaten sanki.

Kişisel gelişim/ kendini tanıma sürecinde yıllar aktı bir yandan. Şu anda geldiğim noktada anlıyorum ki, zihni susturmak bir bastırma çabasından başka bir şey değilmiş. Eğer kulak verip dinleyebilirsem zihnimin bana sürekli en derin korkularımla ilgili bilgi verdiğini duyabiliyorum. ama bu kadar derin olmak zorunda değil.

Yolda yürürken karşıma çıkan insanlara bakarken, oğlumun öğretmeni ile konuşurken, TV seyrederken, her an zihnimi dinlediğimde sınıflayan, yargılayan, peşin hüküm veren bir BEN'le karşılaşıyorum. Bu konuşmaları susturmak ya da dinlememek beni daha "iyi" bir insan yapar mı? KABUL etmek, içimin yargılayan yanının peşine düşmek, onu anlamak, dönüştürmek mi iyileştirir yoksa beni?

Bana şu anımı hatırlatıyor:

Köye taşındığımız ilk günlerde, hala çalışma alışkanlıklarım devam ettiği için oğlumun bakıcısı da bizimle köye geliyordu. Köylü kadınlar aralarında konuşuyorlardı, izliyorlardı tabii bizi tanımak için. En sonunda tanıştığım biri Hanife Bacı soruyu patlattı ulu orta: "Sen kendin bakamıyon mu kendi çocuğuna?"

Köyde en sevdiğim kadınlardan biridir Hanife Bacı, dürüsttür, dobradır. Düşünün o bana açık açık sorulan soruyu, diğerleri de sormadılar mı defalarca birbirlerine?

İşte benim zihnim de onu dinlesem de, dinlemesem de, ağzımla söylesem de, içimden geçirsem de, gündüz çalışırken de, gece uyurken de diyeceğini diyor.

Duymak, anlamak, dönüştürmek benim elimde, benim seçimim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...