6 Şubat 2013 Çarşamba

Denge

Sevgili Ayça bugün Denge ile ilgili bir yazı yazmış... Denge, benim de daha önce üzerinde defalarca düşündüğüm, defalarca yazdığım bir konu...

Kendimde ve etrafımda "Ne olur benim dengemi bozmayınız" (Turgut Uyar, Sezen Aksu ve Aykut Gürel' sevgilerimle) nakaratı ile çok defa karşımıza çıkan bir "mazeret" aynı zamanda...

Etrafımızda dengemizi bozacak olaylar olmuyor mu? Oluyor şüphesiz... Malum, mizahçıların ekmeğini çok rahat kazandığı bir ülkede yaşıyoruz.

Yine de denge dendiğinde mühendis yanı başka bileşenler de getiriyor aklıma... Dengeden bahsetmek için bir cisim ve bir ortama ihtiyacımız var en azından. Örneğin yerde duran bir top dengededir. Aynı zamanda sivri bir dağın tepesinden, ufacık bir ucunun üzerinde duran bir kaya da dengededir. İkisi arasındaki fark, dengenin bozulması için gereken kuvvettir sadece..

Çok mu karmaşık oldu, şöyle anlatayım. Kalın botlarınız ayaklarınızda asfaltta yürürken de dengededir insan, bir ipin üzerinde elinde sırık yürümeye çalışırken de dengededir. Aradaki fark, ip cambazı her an düşebilecekmiş gibiyken, asfaltta yürüyen bizim dengemizi kaybetme riskimizin neredeyse hiç olmamasıdır.

Bu durumda anladım ki, kendimi "dengem her an bozulacakmış gibi" hissediyorsam, kendime şunları sormalıyım:

* Ben o ipin üzerine niye çıktım?
* Ne zaman çıktım?
* Neden inmiyorum?

Hassas dengeler bunlar ;)

2 yorum:

  1. Maillerime bakarken gördüm,yeni kitap projenizi,bilgi almak istedim.Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Baharcim cok guzel ve öz yazmissin yine. Ben ipin ustune ciktigimi farkediyorum. Inmek yerine ipi genisleteyim diye cozum bulmaya calisiyorum. Yani oldurmaya calisiyorum. Oldurmaya calistigim seyin ne kadar imkansiz olmasi, zor olmasi falan hic gozukmuyor gozume. Ne buyuk caba!!! Birakivermek bu yildan istegim.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...