Ben kendimde farkettim ki, sinirli, üzgün, kızgın olduğum durumlarda karşımdakinin satır-araları bana daha çok mesaj veriyor. Oğlumun yaptığı bir kabahat ile ilgili olarak kızan eşimin söylediği laflar bugün benim kulağıma şöyle geldi hep:
- Sen yetersizsin.
- Bütün bunlar senin suçun.
- Nasıl farketmezsin çocuğun böyle davranacağını/ davrandığını?
- Çok dikkatsizsin.
- Tepkisiz kalmasan bütün bunlar olmazdı.
Peki eşim bunları mı söyledi gerçekten? Sanmıyorum. O kendi korkuları ile konuştu, ben kendi korkularımı duydum hep. Bol bol yetersizlik ve kendini suçlama.
Oysa ben yeterliyim, hem eşim hem de çocuğum için yeterliyim, çünkü herkes yeterli, çünkü herkes ben. Ben kendimi onaylıyorum, ben eşimi ve çocuğumu onaylıyorum, çünkü ben değerliyim, çünkü herkes değerli. Herkes ve herşey sevgi.
Dahası da var. Size de olur mu bilmiyorum, bazen yanımda birini övdükleri zaman "Peki ya ben?" demek gelir içimden. Sanki övülen kişide sayılan meziyetler için satır araları bana "Bunlar sende yok." der gibi olur:
- Ayşe çok sorumluluk sahibidir (Bir de beni görseniz)
- Fatma işinde çok başarılı (Ben değil miyim yani?)
- Zeynep çok zor günler geçirdi, ama ayakta kaldı. (Biz lüks içinde mi yaşadık?)
Sanırım bütün korkularımız sonunda tükenince satır araları da tümden yok olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder