Aslında hepimizin içini yiyip bitiren bir duygu "gelecek kaygısı". Düşünsenize hayatımızdan gelecek kaygısını çıkartsaydık, kim bilir şimdi yapmaya cesaret edemediğimiz neler yapardık?
Soruyu bu şekilde sorduğumda kendimi birden elim kolum bağlı felç olmuş gibi hissettim. Beni yapmak istediklerimden alıkoyan nedir? "Ya yarın bugünden daha kötü bir duruma düşersem" korkusu... "Ya pişman olursam bugün yaptıklarım/ yapmadıklarım yüzünden" kaygısı.
Bu korku verdiğimiz her kararı o kadar ağırlaştırıyor ki... Sanki her an'ı kaçırıyoruz. Sanki her günümüz bir öncekinin kaybı ile yaşanıyor.
Ben artık hayatta yapmak istediği pek çok şeyi gerçekleştirmiş biri olarak yüzeyde çok fazla gelecek kaygısı duymadığımı düşünüyorum. Ama bu, kaygımı bitirmiş değil. Sadece yön değiştirdi. Şimdilerde oğlumla ilgili verdiğim kararları ağırlaştırmakla meşgulüm. Sanki onun hangi anaokuluna devam ettiği 35 yaşına geldiğinde hayatta istediği yerde olması ile birebir ilişkili, hatta sanki tek değişken bu. Aman Allah'ım ağırlığa bak. Hep ikilemler, hep şüpheler...
Gelecek kaygısı bize akışı unutturan en önemli etkenlerden biri. Oysa ki zaten hep seçtiğimiz hayatı yaşıyoruz. Geleceğin ağırlığını bugünden kaldırabilsek anımız ne kadar da hafifler oysa.
Ben bugünde yaşamayı seçiyorum.
Ben AN'da güvendeyim.
Ben kendimi gelecekle ilgili düşüncelerin ağırlığından azat ettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder