Hayatta kaçınılmaz olanlardan biri de SON'lar... Vaktini dolduran herşey bitiyor... Oysa ben bunu içselleştirmekte çok zorlanıyorum kimi zaman. Vakti gelene, vadesi dolana teşekkür edip hayatınızdan çıkmasına izin vermeniz gerekir... Bir sonraki aşamaya geçebilmek için.
Dikkat ettim, hayatımda beni bir sonraki aşamaya hazırlayan insanlar ya da oluşumlar, geldikleri gibi sakince, farkettirmeden çıkıvermişler hayatımdan... Oysa olduğum yerde olmamı onlara borçluyum, olduğum kişi olmamı... Onlara şükran duyuyorum, sadece orada oldukları için.
Tam tersine, aslında hayatımda özel bir yeri olmaması gereken (ya da olması gerekmeyen) insanlara, durumlara dişimle, tırnağımla yapışmışım. Gitmelerine izin veremiyorum bir türlü... Veda sürecini erteliyorum, uzatıyorum, çirkinleştiriyorum... Ne kabul var vedalarımda ne de şükran. Yanlış anlaşılmasın bahsettiklerim büyük büyük olaylar değil, ufacık ama fark yaratan konular, bir kitabın bitişi, bir grubun dağılışı, belki bir alışverişin sonu.
Kabulle ayrılmayı bilmek gerek. Yürekten bir teşekkürle. Her ne olursa olsun affedişle ayrılmayı bilmek gerek. Ancak o zaman geri dönüp baktığınızda sıcacık bir gülümsemeyi paylaşırsınız.
Veda etmeyi bilmek gerek, uzatmadan, çirkinleştirmeden... Ve bir sonraki adım için yürekli olmak gerek ve açık... Evrenin sürprizlerine...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder