Ben kendimi hep şanslı bir olarak görmüşümdür. Sonra birgün bir arkadaşımla konuştum ve o bana "Sen öyle şanslı biri değilsin" dedi. Yani şanssız değilmişim ama özellikle şanslı da sayılmazmışım... Eh, tabii, mesela şans oyunlarında hiç de parlak sayılmam.
Bir yanım da eğer tesadüf diye birşey yoksa şans da olamaz diyor. Yine de pek kullanıyorum bu şans kelimesini.
Peki ben şanslı mıyım? Bence şanslıyım. Ama bu bakış açısı ile değişen birşey, yani insan aslında şansını kendi yaratıyor, ama beyninde (ya da kalbinde). Mesela iyi bir eş ya da iyi bir iş hem sizin seçiminizdir hem de bakış açınızla ilgilidir aslında, çünkü şu dualite içinde herşey içinde zıddını barındırır. Artılar ve eksiler her zaman vardır.
Bir de doğuştan sahip olduklarımız var, zeka gibi. Peki zeki olmak bir şans mıdır? Bazıları için belki şansdır, ama bazıları için de şanssızlık olabilir. Bu da nasıl kullandığımız ile ilgili bir yandan, bir yandan da nasıl baktığımızla.
"Happiness is not a station to arrive at, but the manner of traveling." Yani: mutluluk varılacak bir istasyon değil, seyahat etme şeklinizdir. Eh, eğer siz hayat yolunuzda keyifle yolculuk ediyorsanız sizden şanslısı var mıdır bu dünyada?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder