Ancak farkettim ki, parada bir de mülkiyet sorunu var... Yani parayı sevgi gibi paylaştıkça çoğalan birşey olarak algılamakta bazı problemlerim var. Neden?
- Parayı veren BEN'im...
- Parayla YARDIM ediyorum
- Kime, hangi harcaması için para vereceğimi ben seçerim...
Ego bas bas bağırıyor yani, GÜÇ BENDE diye...
Oysa, ne demiştik... Paranın akışına izin vereceğiz, ancak parayı aynı zamanda KENDİMİZ için harcayacağız. Yani para ile pazarlık etmeyeceğiz... Oysa farkettim ki parayı genellikle başka şeyler için harcıyorum ya da harcamayı planlıyorum.
- Geleceğimi güvence altına almak (Güvensizlik korkusu)
- Başkalarına hediye almak (Sevilmeme korkusu, Dışlanma korkusu)
- "Yüce gönüllü" olmak (Güçsüzlük korkusu)
- Özgürlüğümü satın almak (Esaret korkusu)
- Cezalandırma aracı olarak kullanmak (Güç, kontrol)
Bunların altında sanırım parayı sahiplenmek de yatıyor... BENİM PARAM duygusu... Biriktirmek, istiflemek, saklamak ihtiyacını besliyor tabii bu mantık. Parayı sevgi gibi görmek bakış açısındaki eksen kaymasını düzeltebilir belki diye düşünüyorum. Nasıl BENİM SEVGİM diye saklamayıp istediğimi zaman, istediğimiz yöne (kişiye), istediğimi kadar akıtıyorsak ve içimizdeki sevgi azalmıyorsa, para için de aynını yapabildiğimiz zaman, sanırım para problemlerimiz azalacak...
Ben paramı sevgiyle harcıyorum.
Ben kendimi evrenin bolluk ve bereketine açıyor ve bunu kabul ediyorum...
Sevgiyle paylaşıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder