6 Nisan 2009 Pazartesi

Sorumluluk ya da mutluluk


"Ben kimsenin mutluluğundan sorumlu değilim." Hatta "ben herkesi kendi mutluluğunu yaratmakta serbest bırakıyorum"... Bence çok çarpıcı 2 cümle... Fatih Koçak'ın 3. kitabından*.

Bu sorumluluk denen şey çok enteresan bir icat... Yapmak istemediğimiz pek çok şeyi neden yaptığımızın sağlam bir kılıfı... Bir insanı övmek istersek, "Sorumluluk sahibi" deriz... Yani güvenilir, sizi satmaz, yarı yolda bırakmaz... Ama ya o şeyleri yapmak istemiyorsa...

Yani ne bileyim benim ne gibi sorumluluklarım var?
  • iyi bir anne olmak (bu konu çok derin, ayrıca irdelenmeli)
  • hergün yemek yapıp ev ahalisini doyurmak (sonra da elimde tabak, oğlumun peşinden koşmak, yemeyeceği 2 lokmayı ağzına tıkmak için)
  • ortalığı derleyip toplamak (neden? kimsenin kendi bardağını kaldıracak vakti yok mu benden başka)
  • tutumlu olmak (demek benim beğendiğim ama gereksiz olan birşeyi almaya hakkım yok => ben kendime yeterince değer veriyor muyum?)
  • yakınlarımı arayıp nasıl olduklarını sormak (aramazsam gücenirler)

Ya bunları yapmazsam ne olur? Bazen hayat durur gibi geliyor. O gece evi toplamadan yatarsam sanki sabah perisi gelip evimin kapısına çarpı atacak "işte burası, dağınık kadının evi", eeee... İşte, ben yetersizim, evimi bile toplamaktan acizim. Bunları yapmamak için geçerli bir mazeretim olmalı... Al sana hasta olmak için bir neden daha...


Oysa hayatın her anından keyif almak, kendimizi mutlu etmek en büyük sorumluluğumuz... Ben mutluysam, herşey nasıl da kolay akıyor... Ama içimdeki şeytan hiç susmuyor ki, "bugün yat sen, yarın var yaaaa... o işler üstüste binecek, altından kalkamayacaksın." Hatta bununla da kalmaz, ev ahalisine karşı da doldurur beni... "Sen toplamazsan iyice yüz bulur bunlar... O bardak, bir toplama bak, günlerce orada kalır..." sonuç, iyice duman olmuş ben... Her geçişimde o bardak sanki el sallıyor bana: "Ben hala buradayım." Fırtınanın güç topladığından habersiz zavallı ev halkı, birazdan duman olacaksınız...

Sahi, ben neden girmiştim bu sorumluluk işine, haaa... hatırladım, ailemi mutlu bir yuvada yaşatmak için... Afferim bana, bak ne iyi oldu. Demek ki neymiş?

"Ben kimsenin mutluluğundan sorumlu değilim." Hatta "ben herkesi kendi mutluluğunu yaratmakta serbest bırakıyorum"...

Amin.

* http://www.kelam.com.tr/products.asp?cat_id=2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...