Oysa biz insanlar, adet halinde ikiye ayırıyor, yargılıyor ve bir de taraf tutuyoruz. Kendi içimizde var OL'anı reddediyor, kendimizden uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Barıştan yana ve savaşa karşıyız mesela. İyiden, güzelden yanayız. Oysa BİR'lik, ancak iyi ile kötünün, tekrar bütün olmasıyla gelmez mi? Kendimizi eksik hissetmemiz de belki bu nedenle...
Rahmetli anneannemin bir lafı vardı, annem de sık sık tekrarlar: "Sen bilin, dedin mi kavga çıkmazmış." Düşündükçe nasıl da derinleşiyor. İçinde kabul var bir kere, yargılamama var, müdahale etmeyi bırakmak var. Seviyorum bu lafı.
Sevgili ZSG de % 100 EVET diyor, onu çalışıyor, çalıştırıyor. Yürekten anlıyorum. Savaşa karşı durmak da bir savaş değil midir? Her iki yan da aslında kendince haklı değil midir mesela? Taraf olmayı bırakmak değil midir o zaman doğrusu? Yargılamayı bırakmak ve kabul etmek. "O da öyle güzel." diyebilmek.
Aynı anneannemin dediği gibi, "Sen bilirsin." deyip kişiyi kendi ile bırakmak, onun doğrusuna saygı duyabilmek, ancak kendimize de tam tersi düşünme, tersini seçme hakkı verebilmek.
Keşke...
Ne güzel laf "sen bilirsin"! Bunu gerçekten diyebildiğim gün tüm güçsüzlük korkumun bittiğini farkederim mutlulukla sanırım. Bugün bir mekanda beklerken duvardaki televizyonda bir klip gördüm. Huzurla gülümseyen bir kız vardı. İşte gerçek bir özgüven ve mutluluk anı diye geçirdim içimden. Ben kendimi böyle hissedebilsem dışarısıyla tüm kavgam biterdi ve gücü dışardan almak yerine içerden dışarı fışkıran bir güzellik oluverirdi. Neyse bunu farkediş anı da güzeldi.
YanıtlaSilİyiyle kötünün tekrar bütün olma halinin "birlik" kavramına açılan pencere vurguna bayıldım Baharcım, bunu bugün içselleştirmeye çalışacağım. Ne güzel yazmışsın, var ol...