27 Eylül 2011 Salı

Tutku ile istemek

Paulo Coelho'nun Hac isimli kitabını okuyorum bu ara. Kafamda dönüp dolanan bir kavrama rastladım orada, Coelho "Yürekten Savaşmak" olarak nitelendirmiş, ancak benim içimdeki ses "Tutku ile İstemek" diyor. Sanırım aynı kavram.

40 yaş yazımda bahsetmiştim ya, hayatımın geri kalan yarısında tam da yapmak istediğim şeyi yapmak istiyorum diye, kendimle sohbetlerim beni bu kavrama getirdi. Fark ettim ki, çok uzun zamandır hiçbir şeyi tutku ile istememişim. Hani "siz bir şeyi yürekten isterseniz evren sizin için seferber olur" derler ya, bence tutku ile istemek bunun biraz daha ötesinde bir durum. Bir şeyi tutku ile istediğiniz zaman, aslında evren falan umrunuzda değildir. İşaretlerle ilgilenmezsiniz bile, her şeyi, karşılaştığınız zorlukları bile hayra yorarsınız. Vakit kaybetmez, arzu objenize doğru yönelirsiniz.

Tutku ile sarılmayı unutunca dinginliği, huzuru bulduğumuzu sandık ne yazık ki. Elimizdeki ile yetinmekle mutluluğun anahtarını elde etmişiz gibi geldi. Oysa sadece sınırlarımızın içinde yaşamayı öğrendik. Bildiğimiz mutsuzluğu bilmediğimize yeğledik.

Tutku ile istemek deyince büyük büyük şeyler olması gerekmiyor istediklerimin, asıl önemli olan içinde o heyecanı barındırması, hissettirdikleri. Başarı, güç, hedeften bağımsız olarak o duyguyu, o yoğunluğu istiyorum. Kalbimi yakan o heyecanı, gözlerimi parlatacak yaşama sevincini.

En son eşimde gördüm tutkulu bir istek. Ne paramız vardı, ne işi, ama zeytinlik bakmaya başladı. Gazeteden ilanlar okudu durdu aylarca. Sonra birden para geldi, zeytinlikler alındı. Alınması değil ama önemli olan, o istek, o heyecan.

Kendim ne zaman hissettim bilemiyorum. Belki oğlumun olması ile ilgili idi. Ne zaman kapattım kendimi tutkuya bilemiyorum. Küçükken olgun, mantıklı olmak uğruna bıraktığım tutku, büyüdükçe bilge olmak/ görünmek adına engellendi sanıyorum. Ama artık ortaya çıkabilir, hazırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...